Öncelikle Rumuz: Hak adı altında bana yazan danışanımdan güzel bir geribildirim aldım. Emeği için çok teşekkür ediyorum ve yazdığı yazıyı sizlerle paylaşıyorum.
“Kul Hakkı!
Kayınpederimin ve kayınvalidemin, her ne olursa olsun diğer iki oğlunu ve gelinlerini sürekli koruması, onların her isteklerini tuhaf bir şekilde yerine getirmesi, oldum olası bende “üzerlerinde büyü mü var” şüphesi uyandırmıştı…
Yedi sene evvel büyük eltimin kızı, dedesinin ve babannesinin bütün kıyafetlerini kapı dışarı koymuş. Görücüleri gelecekmiş ve utanıyormuş onların halinden… Zannetmeyin ki sosyete bir kız; işin aslı başka! Zaten cebindeki beş kuruşu da torunlarına harcayan kayınpederim, bu durumdan sonra borç alarak köye geri dönmüş.
Biz yurt dışında olduğumuz için bunları sonradan öğreniyoruz. Köyde de, babanın oğluna yıllar önce yaptığı eski evi yıkıp yenisini yapan oğul babasının üst katta kalmasına izin vermemiş. Diğer oğlu ise ne alt ne de üst, hiç birine izin vermemiş.
Biz ise kayınvalidemin hastaneye yatmasıyla öğreniyoruz tüm bunları. Küften dolayı ciğer hastalığına yakalanıyor. Diğer oğulları hastaneye de gitmiyorlar. Eşim kalktı burden, annesine bakmaya gitti. Mahalle baskısı sonucu diğer oğulları ve kızları da bu sefer anneye babaya sahip çıktılar. Anne iyileşti çok şükür. Ancak evden kovulduktan sonra bir daha İstanbul’a dönmediler. Daha sonra kayınpederim yaylada torunuyla gezip dolaştıktan sonra köye dönüyor. Kapıyı bir türlü açamayarak orada uğraşırken epey bir yoruluyor. Zaten tansiyon hastası olan kayınpederim orada fenalaşıyor, karısı feryat figan kimseye sesini duyuramıyor çünkü yakın komşuları ya yaylada yada İstanbul’dalar. Bacaklarında sorun olduğu için yürüyemiyor, yardım getiremiyor eşine. Çok uzun zaman sonra yoldan geçen birisi feryadı duyarak yardım ediyor. Ambulansla hastaneye kaldırılıyor fakat yarı felç olmuş halde ve konuşamıyorda. 3-5 gün yoğun bakımda kalan kayınpederim iki sene evvel hakkın rahmetine kavuştu.
Peki neden birden bire evden atılmışlardı bundan yedi sene evvel? Bunu bugün öğreniyoruz. Yedi sene evvel kayınpederim İstanbul’da bulunan 400 küsür metre kare üzerindeki binasını iki oğluna eşit bir şekilde vermiş, sonrasında da tapuyu alan oğullar onu kapıya koymuş. Biz bu durumu bilmiyorduk. Eşimin hakkını babası ağzı ile verin dese de resmiyette tapuda isim yok.
Daha evvelde “arsa alıcaz sana, şu kadar para gönder, bu fırsat kaçmaz” diyerek eşimi kandırmışlar ve parası eşim tarafından gönderilen arsayı paylaşmışlar, 4/1 ini eşime bırakmışlar arsanın. Bu sebepten dolayı bizim bilmememiz gerekiyordu. Biz bu durumu 3 ay önce tesadüfen öğrendik.
Bu durum Kökcanlandırmak sunumunda çıktı. Hile ile elinden malları alınan ata, vicdanen çok rahatsız ve gariban bir şekilde, kimsesiz ölmüş diye. Daha evvelden şüphelendiğim durum meydana çıktı çünkü ölen ataya da büyüler yapılmış olarak çıktı sunumda.
Çevrenizde garip bir şekilde evlatlar arasında ayrımcılık yapılıyorsa şüphelenin lütfen ve çözümleyin. Gerçi o büyüleri yapanlar, insanlar size inanmasın sözünüz geçerli olmasın diyede büyü yapıyorlar ki size kimse inanmasın. Sunumda çıkan ata yani kayınpederim hakkını bize helal etmiş ama diğerlerine etmemiş ve de hak yemememiz için bizi uyarmış. Çünkü hakkın ne kadar önemli olduğunu yaşadıklarıyla yediği tokatla anlamış. Yazıklar olsun o büyüleri yapan hainlere…
İlahî adalet elbet zuhur edecek onlara da..
Rumuz: Hak
Bildiğiniz gibi sunum sahiplerinden bigi almadan sunum açarım. Bazen kendiliğinden ortaya çıkan ölmüş bir atanın kim olduğunu, durumunu izah ettiğimizde sunum sahibi tanır. Rumuz: Hak da yaptığımız tanımdan, bu kişinin kayınpederi olduğunu anladı.
Bu sunumu çok net hatırlıyorum çünkü gariban atanın enerjisine ben girmiştim. Aklım doğru düzgün çalışmıyordu. Genellikle büyü etkisinde olanların aklı pek çalışmaz. Yaptığı haksızlıklardan dolayı vicdan azabı duyuyor ve nasıl yaptım diye kendini suçluyordu. Diğer yandan ise, garibanlığına üzülüyordu.
Çok adaletli bir sistemde yaşıyoruz. İnanın kim ne yaparsa bunun bedelini bir şekilde ödüyor. Bu ödemeyi ya kendi hayatında ya da gelecek nesilden birinin bedeninde canlanarak yapıyor.
Kökcanlandırmak Sunumları bizlere, gelecek nesillere bırakacağımız en değerli mirasın “temiz bir vicdan” olduğunu defalarca örneklerle öğretti… Bundan dolayı kendi adıma söyleyebilirim ki, elimden geldiği kadar vicdanımı rahatsız edecek yanlış kabul ettiğim bir şeyler yapmamaya gayret ediyorum. Eğer yanlış yaptığımı, hatalı olduğumu anladıysam da bunu düzeltmeye çabalıyorum.
Hepimizin ölüme, vicdanlarımızı temizleyerek hazırlanmamızda fayda var…
Dünyamızın hem yaşarken hem de öldükten sonra cennet olması dileğimle…
Sevgiler,
Vildan Çolak