30.09.14 Salı günü açtığımız sunumların birinde, sunumu açar açmaz kişinin alanında çok fazla ” ölmüş ama sıkıntı içinde olan kişilerin” enerjilerinin olduğunu hissettik.
Bu sunum kişinin ikinci sunumuydu. İlk sunumda negatif varlıklar ve büyüler gibi ağır durumlarla uğraşmıştık.Genelde ilk sunumlarda en ağır durumlar ortaya çıkar.
Yanıma sunum sahibini temsilen bir kişi aldım.Enerjiyi “temsili kişiye” yüklediğimde hem temsili kişi hem de ben, ağırlaştık ve tümüyle yerde yatan ölülerin enerjisinin etkisine girdik. Ekibimden ve misafirimiz olan kişilerden bir kısmı yere, o ölüleri temsilen yattı.
Ölülerin çoğunun genç yaşta öldürüldüğünü onları temsil eden kişiler sayesinde anladık. Biri sırtından darbe almış, biri kafasından, bir diğeri beni öldürüp kıyafetlerimle gömmüşler, bir başkası başka nedenler söyleyerek sızlandı…
Hepsinin bir derdi vardı…Kişinin ataları tarafından öldürüldüklerini söylediler… Onları rahatlattık.
Onları rahatlattık ama “neden kişinin atalarının bu kadar fazla genci öldürdüğüne” bir türlü anlam veremedik. En mantıklı yorumumuz, “ailede kan davası vardı; düşman ailenin gençlerini ergen olduklarında öldürdüler” oldu.
Sunum sahibinin kızı babasının haberi olmadan, uzaktan sunumu açtırıyordu. Bildiğiniz gibi Kökcanlandırmak Sunumları hem uzaktan hem de birinci derece kişilerin haberi olmadan açılabiliyor.
Sunum sahibinin kızıyla konuştuğumuzda gerçeği öğrendik. Meğerse, babası zamanında özel timde görevliymiş.Sunumda bizim ataları tarafından öldürüldü diye yorumladığımız ölüleri aslında babası görev sırasında öldürmüş. Kızı bunlardan bazılarını biliyormuş. Ölülerden arkadan ve başından vurulan gençleri babasının anlattığını söyledi. Hatta arkadan yanlışlıkla vurduğu gençten dolayı yargılanmış. Ayrıca, bir başka genci de çatışmada kafasından vurmuş. Zaten, bunları yaşadıktan, gördükten sonra psikolojisi bozulmuş ve özel timden ayrılmış.
Sunumlar bize, ne kadar görev icabı olsa da, ruhsal düzenin “herhangi bir insanoğlunun canını almamıza” izin vermediğini öğretti. Ruhsal düzen, herhangi bir insanı öldürürsek eğer, “kesinlikle” bunun bedelini bizlere ödetiyor. hem ruhsal düzen ödetiyor hem de öldürülenlerin sıkıntı içinde olan canları bizlere huzursuzluk veriyor. Ancak, öldürülenler öldürüleceğini bilerek olayın içindeyse, yani ölüme hazırsa, her iki tarafın birbirini öldürmesini hak olarak görüyorsa, o zaman öldürülenlerin sıkıntıları kişinin alanında bulunmayabiliyor.
Buna benzer bir sunum açmıştım ve kişinin öldürdüğü insanların canlarını kişinin alanında göremedim. Ama insanoğlunu öldürdüğü için “ruhsal ceza” kişinin alnında bulunuyordu.
Herhangi bir nedenden dolayı insan öldüren biri, hatta bu kişinin torunları/soyu, eğer herhangi bir şekilde öldürülenlerin canları rahatlatılmadıkça, ruhsal alandan gereken özürler dilenmedikçe öldürmenin bedelini hep birlikte ödemektedirler.
Hepimizin “atalarımızın öldürdüğü kişilerin bedellerini” yaşamımızda ödemeden önce, enerji alanında helalleşmeyi yapmamız ve öldürülen insanların canlarının rahatlatılmasını öğrenmemiz dileğimle…
Sevgi ve Saygılarımla,
Vildan Çolak