Bir süre önce İstanbul dışından, bizimle telefonla iletişime geçen bir bayanın annesine sunum açtım.
Sunumda çok yoğun, nefret boyutunda bastırılmış içsel öfke olduğu ve bu öfkeyi bastırabilmek adına annenin yaşamına arkasını döndüğü çıktı. Bizler bazen içimizdeki acı, öfke gibi negatif duyguların “kaynaklarıyla” yaşamak zorunda olabiliyoruz. Onlarla yaşayabilmek için sistemimiz bu duyguları olabildiğince gömer. Gömerken duygularımızı hissedemez boyuta geldiğimizde ise, maalesef o acılarla/öfkelerle birlikte mutlulukları, neşeleri de gömmüş oluyoruz.
Yaşamı, duygularımızla dokunduğumuz, hissedebildiğimiz oranda yaşanmış olduğumuz için duygularımızı gömdüğümüzde bir bakıma yaşamı yaşamamış oluyoruz.
Sunumda annenin bu durumda olmasının nedeninin, cinsellikle ilgili hoş olmayan yaşanmışlıkları ve bu durumlara katlanmak zorunluluğu olduğu ortaya çıktı… Kişinin bu olayla ilgili duygularını olabildiğince şifalandırdık.
Kızıyla konuşup durumu anlattım. Ertesi sabah beni aradı ve bütün bir gece bunu düşündüğünü, artık annesine farklı bir gözle bakmaya başladığını ve onu daha iyi anladığını söyledi. Annesini sert, hırslı, öfkeli bir kadın olarak tanırken; bu sunumun sayesinde annesinin cinsel istismara uğramış, duygularını bastırmak için çok şeyi feda etmiş bir kadın olduğunun yeni farkına vardığını dile getirdi.
Anne-babamızı yargılamak, neden iyi bir anne-baba olamadılar diye sızlanmak ve yaşamın ağırlığını, eksikliklerimizin sorumluluğunu onların üstüne atmak çok kolay. Belki gelişim aşamamızın bir döneminde bunu yapmamız gelişimimizin bir parçasıdır ama o aşamada kalmamak ve gelişmek bizim sorumluluğumuzdur.
Anne- babasını kendi istedikleri gibi olmadığından dolayı yargılayan arkadaşlarım; lütfen bir düşünün, anne-babanız küçük yaşlarında her türlü tecavüze uğramış, ezilmiş, aşağılanmış ve yaşamda ayakta kalabilmek için bu yaşanmışlıklarını bastırmış, sizleri bu derin acılarının içinde ellerinden geldikleri kadarıyla çaba göstererek büyütmüş olabilirler.
Nasıl ki, bizler elimizden geldiğinin en iyisini yapmaya çabalıyoruz; anne-babamız da ellerinden gelenin en iyisini yaparak bizleri büyüttüler.
Bizlerin ne anne-babamızı, ne de atalarımızı yargılama hakkımız yoktur. Ancak bize karşı tavır/ davranışları için uygun tepkileri gösterebilir ve kendimizi gerçekleştirmemiz için onlara direnebiliriz. Ama bunu yaparken onları gerçekten aşağılamak, yargılamak hakkına sahip değiliz.
Bizim sorumluluğumuz onları ve atalarımızı oldukları gibi kabul edip sevmektir.
Sevgiler:)
Vildan Çolak
Kökcanlandırmak Atölyesi