Aslında “Mantığıma uymuyor; mantığım almıyor.” ifadesi, gizliden “Bilgim yetmiyor; yeterli bilgiye sahip değilim.” anlamına geliyor… Geliyor ama, şu egomuz yok mu, cahilliğimizi kendimizden dahi gizleyebilmek için “Mantığım almıyor ise bunlar saçmalıyor.” şarkısını bizlere söyletebiliyor…
İnsanlara Kökcanlandırmak Sunumlarının nasıl yapıldığını anlattığımda bana tuhaf tuhaf bakıyorlar. Hatta “Mantığım almıyor; sen öyle sanıyor olmayasın.” gibi sözlerle yorumlayanlar dahi oldu. Böyle yaklaşımlar şaşkınlıkla nefesimi kesiyor ve doğal olarak karşımdaki kişinin akıl-mantık boyutunda çok ciddi bir sorunu olduğunu düşünüyorum ve “Problemli bir akla nasıl anlatabilirim.” diye aklımı çalıştırmaya başlıyorum…
Öğretmen hastalığı, illa anlatacaksın!…
Kişinin problemli bir akla sahip olduğunu düşünüyorum… Bir insan Kökcanlandırmak Sunumunun nasıl yapıldığını anlayamayabilir; işleyişini zihninde canlandıramayabilir, ama basit bir mantıkla “Bu iş profesyonel anlamda yapılıyorsa; yani bu kişi bu işten para kazanıyorsa ve insanlar talep ediyorsa; birçok insan bu işleyişe şahit oluyorsa; üstelik bu insan değil, enerjiyi yüklediği kişiler konuşuyorsa; hiçbir şey bilinmeden sunum sahibinin enerjisi, durumu ortaya çıkıyorsa o zaman bu durumda bu kişinin hayal dünyasında gezmesi mümkün değil; burada başka bir şeyler var, henüz benim bilmediğim.” gibi basitçe bir mantık kurulması daha sağlıklıdır.
Bu yöntem birilerinin aklına-mantığına sığmasa bile, işliyor!
Bana gelip fayda gören ve memnun olan birçok kişiden “Vildan hanım, arkadaşlarıma sorunlarına çözüm olacağı düşüncesiyle Kökcanlandırmak Sunumlarını anlattığımda bana deli muamelesi yaptılar, seni kandırmışlar gibi sözler söylediler. Artık kimseye, onlara faydası olacağını düşünsem ve içim üzülse dahi anlatmıyorum.” gibi pek çok serzeniş duydum. Bana bile bu konu ile ilgili birçok şey söylendiği için onlara hak veriyorum…
Bir insanın mantığı her şeyi kavrayabilir mi?..
Benim mantığım hâlâ bilgisayarların işleyişini, dünyanın her yeriyle görüntülü görüşülmesini, metal yığını uçakların havada düşmeden gidebilmesini, gözümüzle göremediğimiz mikroorganizmaların onlara göre koskocaman olan bedenleri öldürebildiğini de anlayamıyor… Ama anlamasam da bilgisayarlar işliyor, dünyanın her yerine görüntülü ulaşılıyor, yere düşmesi gereken demir yığını uçaklar uçuyor, mikroorganizmalar bizleri öldürebiliyor… Nasıl olduğunu bilmesek de kuşku duymayacağımız şekilde sonuçları görüyoruz… Nasıl olduğunu bilmememiz, yani bilgide eksik olmamız, dolayısıyla mantığımızın almaması, bazı gerçeklikleri yok etmiyor… Bu gerçeklikler karşısında ezik ve zayıf hissetmemiz durumunda “Saçmalık bu!” gibi reddedişlerde, yaklaşımlarda bulunmamız, aslında kendimizi “saçma sapan” bir konuma getiriyor ama bu konuma düştüğümüzün bile farkında olmuyoruz…
Mantığın algılayabilmesi veya mantık kurulabilmesi için bilgiye ihtiyacımız vardır… Eğer herhangi bir şey gerçekleşiyorsa, bu durum bilmediğimiz doğa yasalarının devrede olduğunu bizlere gösterir… Saçmalığın olduğunu değil…
Aslında “Bilmiyorum.” ve “Olabilir.” kelimeleri özgürlük getiren kelimelerdir… Büyümenin, gelişmenin kapılarını da bizlere açan anahtarlardan ikisidir.
“Saçma bu!” veya “Delirmişsin.” kelimeleri ise ancak bizim zihnimizi, yaşamımızı kısıtlar, hapseder.
Daha güçlü mantık kurabilmemiz, aklımızı daha iyi çalıştırabilmemiz için bol bol bilgiyle beslenmemiz ve “Bilmiyorum.” ve “Olabilir.” kelimelerini dilimize yerleştirmemiz dileğiyle…
Kökcanlandırmak Atölyesi
Vildan Çolak