Kökcanlandırmak sunumlarını yakından takip eden bir arkadaşımız vasıtasıyla atölyemize gelen bir danışanımızın alanı açılır açılmaz karşımıza obsesif bir kişilik ortaya çıktı. Halbuki; -izlenimlerimize göre- sunumu açılacak olan kişinin iç ve dış dünyası birbiriyle gayet uyumluydu. Kişi; kendini seven, canlı, akıl gücü yüksek ve planlı programlı çalışan genç bir bayandı. Ama sunum bize, durumun aslında göründüğü gibi olmadığını, kişinin iç dünyasında elleri, kolları bağlanmış bir şekilde sembolize edildiğini ve ciddi bir sorunu olduğunu gösterdi. Bütün bunların sebebi olarak sunum, bir çocukluk travmasını işaret etti.
Kökcanlandırmak Sunumlarında esas aldığımız kendimizce oluşturduğumuz bir kontrol listemiz vardır. Bu sıralı liste sunumu açılan kişinin sunum problemine göre farklı bir maddeden veya gruptan başlar. Yani kimi kişilerde büyü, kimisinde negatif varlık başlangıç problem olabilirken bazen de bu, -sunumu açılan örnek kişide de olduğu gibi- travma ile başlayabilir.
Kişideki çocukluk travmasının cinselliğini de etkilediği görülünce, cinsel travmasının olup olmadığını kontrol etmenin gerekli olduğunu düşündüm. Gerçekten de danışanımız çocukken yaşamış olduğu bir cinsel travmanın etkisindeydi. Bu tarz kişilerde -taciz olaylarından kaynaklı- üzüntü, suçluluk duygusu, utanç, korku, öfke gibi negatif duygular yüklüdür. Bu vakada, danışanımızda bu tarz duygular yoktu, sadece vicdan azabı vardı. Bu vicdan azabı yüzünden kişinin birden çok hayati tehlike atlattığı da ortaya çıkmıştı.
Kişinin tüm dik duruşunun arkasındaki gerçekte, enerjisinin -diğer tacize uğramış danışanlarımızın sunumlarında rastlananın çok çok üstünde- olumsuzlukla yüklü olmasına rağmen, çözümlenememiş bir durumu da söz konusuydu. Bu da kişinin hayatının olağan gidişatının, özellikle cinsel sağlığının ters yönde ilerlemesine, gitmesine neden oluyordu.
Sunumlar tamamlandığında travma, kişinin alanında çözümlenmiş gibi görünse de asıl sorunun kişinin alanını neden tam anlamıyla terk etmediği üzerine sorular sormaya başladık. Gerekli araştırmalar yapıldığında, sorunun anne genetiğiyle ilgili olduğu anlaşıldı. Bir anda sunum anneye kaymıştı.
Sunum sahibiyle bu durum hakkında görüşüldüğünde, sunumda çıkan her durumun doğruluğuna onay verdiğine şahit olduk. Dokuz veya on yaşlarında, ailesinin de tanıdığı kırklı yaşlarda bir adamla, kendi rızasıyla yaklaşık bir yıl süren, o dönem ilişki olarak gördüğü, içinde cinsellik de barındıran bir ilişki yaşadığını söyledi. Yaşadıklarını ve bu durumu kimseyle paylaşmadığını, daha sonrasında geçmişinden ötürü vicdan azabı çektiğini, uzun yıllar psikolojik destek aldığını ama doktorlarının bu konuda kendisine inanmadıkları için, farklı sebepler üzerinden tedaviye yöneldiklerini bir bir anlattı. Atölyemize asıl başvurma nedeninin ise; hayatında ters giden olayların asıl sebebini öğrenme arzusundan kaynaklandığını, yaşadığı terslikler yüzünden birden fazla hayati tehlike atlattığını ve bu iki majör durumun ortaya çıkmasından dolayı kendisinde çalışmaya karşı büyük bir hayranlık oluştuğunu belirtti…
Tacizin anne genetiğinden kaynaklı olduğunu öğrendiğindeyse, annesine de bir sunum açtırmak istediğini belirtti. Anneye açılan sunumda ise, anne soyunun bir katliama karıştığını, katliama uğrayan soyun ise buna sebep olanlara ve soylarına ettikleri ağır beddualarda bulunduklarını gördük. Bu ahlar ve bedduaların kişilerin enerji alanını olumsuz etkilediği görüldü. (Katliam oldukça ağır bir enerjidir ve ne yazık ki sadece öldürmeyi değil yanında gasp, tecavüz, işkence gibi durumları da barındırır. Aslında bir kişinin yaşamını almak veya malının, mülkün üstüne zorla konmak da başlı başına bir tecavüzdür. Böyle bir durumun getirdiği vebal ne yazık ki buna sebep olan soyun mensuplarında benzeri türden olayların yaşanmasına sebep olabilmektedir).
Anne, hem ataların yaptıklarını daha kolay kabullenip hem de yaşamında soyuna daha çok sahip çıkan bir yapıdayken; kızı, hem sunumda çıkanlar konusunda hem de kendi yaşamında mensubu bulunduğu soyla ilgili sahiplenme duygusunun eksikliğinden kaynaklı bir iç hesaplaşma içinde olduğunu ve bunun kendisinde büyük bir çelişki yarattığını da belirtti. Sunumlar bittikten sonra; -annenin sunum açıldığından haberi olmadığı için- her ikisinin durumunu da kızı üzerinden takip edebildik. Kızın söylediğine göre, her ikisinin de enerjilerinde olumlu bir yükselme olduğunu, her açıdan farkındalıklarının arttığını ve kendi değerlerini daha fazla fark edip, kendilerine sahip çıktıklarını öğrendik. Biz de mutlu olduk.
Hepimizin çocukluk travmalarını mutlu bir geleceğe akmamız dileğimizle…
Sevgi ve Saygılarımla,
Vildan Çolak